18 Mayıs 2024

Kobani kararı: Erdoğan Kürtlerle köprüleri attı

Erdoğan gibi politikanın her yönünü iyi bilen ve kullanan birisi, bunu nasıl göze alabiliyor?..

Kobani 'company, şirket' sözcüğünden geliyor. 1911 yılında Bağdat Demiryolunu yapan Alman şirketine gönderme olarak...

Kobani Suriye'de bir kent. Şanlıurfa, Suruç'un güneyinde. Nüfusun yüzde 90'ı Kürt.

Araplaştırma çerçevesinde Suriye Kobani'nin Osmanlı'dan kalan Arap Pınarı adını değiştiriyor, Ayn ül - Arap yapıyor.

Temmuz 2012'de Ayn ül - Arap YPG tarafından ele geçiriliyor, YPG kentin adını Kobani olarak değiştiriyor.

2014'te kent IŞİD'in saldırısına uğradıysa da, Amerika'nın hava desteği ile IŞİD oradan çıkartılıyor.

Kürtler için önemli çünkü, Kobani son birkaç yıldır demokratik özerklik yönetim biçiminin başarıyla uygulandığı bir kent.   

Çözüm sürecine rağmen

2014 Temmuz'unda IŞİD Kobani'ye saldırdığında, Tayyip Erdoğan o sırada Başbakan, Kürt Sorunu'nun çözümü için adım atıyor. Aynı günlerde "Terörün Sona Erdirilmesi Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun"  Resmi Gazete'de yayımlanıyor.

Yani:

2008'de Oslo'da PKK ile görüşmelerle başlayan Çözüm Sürecinin yasaya dökülmüş ve resmen başlamış hâli.

IŞİD Kobani'ye tam o günlerde saldırıyor. HDP Kobani'ye destek verilmesi için Türkiye'den koridor açılmasını istiyor. AKP uzun süre açmıyor.

"Kobani olayları" denilen protestolar 6 - 8 Ekim 2014 günlerinde Doğu ve Güneydoğu'da çeşitli kentlere yayılıyor. Çıkan olaylarda 46 kişi yaşamını yitiriyor.

Hazırlanan iddianame hayatını kaybedenlerin 37'sini konu alıyor.

Aralarında Yasin Börü'nün de olduğu altı kişinin ölümünden HDP'lileri sorumlu tutuyor.

Erdoğan ise protestolardan, dolayısıyla insanların hayatlarını kaybetmesinden Selahattin Demirtaş'ı sorumlu tutan konuşmalar yapıyor.

Dokunulmazlıklar kalktı

"Çözüm süreci" devam ederken, HDP'nin bazı yöneticileri ve milletvekilleri hakkında "terör örgütü üyeliği" gerekçesiyle fezleke hazırlanıyor, Meclis'e gönderiliyor.

O sırada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.

CHP açısından tam bir kara leke!..

"Anayasaya aykırı ama, evet diyeceğiz" açıklamasıyla, CHP'nin desteği ile haklarında fezleke hazırlanan HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları Mayıs 2016'da kaldırılıyor.

Ve onlar tutuklanıyor.

Rekor cezalar

Kobani olaylarının kısa özeti böyle.

Önceki gün 83. duruşmada açıklanan mahkeme kararlarıyla HDP yöneticilerine, milletvekillerine ceza yağıyor.

Selahattin Demirtaş 42 yıl, Figen Yüksekdağ 30 yıl, Ahmet Türk 10 yıl gibi rekor cezalar.

Öyle kararlar ki...

2017'de başlayan dava için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi "hak ihlali" kararı vermesine rağmen, bu karar yok sayılıyor. Anayasa'nın ilgili maddesi bu davada da, görmezden geliniyor.

Aralarında Yasin Börü'nün de bulunduğu altı kişinin ölümüne sebep verdikleri iddiasına müebbet hapsi istenen siyasiler beraat ediyor.

CHP lideri Özgür Özel'in söylediği gibi:

"Bu davada hukuk yok, dava siyasi bir dava. Uzamasıyla, kararların seçimden sonraya bırakılmasıyla, her yönüyle siyaseten kullanılmaya elverişli bir dava."

Kobani davası çizimleri

Oy kaybına uğradı

Özgür Özel gibi büyük çoğunluk Kobani davasında kararların seçim sonrasına bırakılmasının önde gelen nedeni olarak, 31 Mart seçimlerini görüyor.

Durum şu..

Bir önceki seçimle karşılaştırıldığında, AKP 31 Mart seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu'da oy kaybına uğruyor.

Sedat Ergin'in 10 Mayıs 2024 tarihli Hürriyet'teki tespitine göre:

- AKP Adıyaman, Batman ve Iğdır'da on puan,

- Bingöl, Bitlis, Ardahan'da beş ile on puan arasında,

- Kars ve Siirt'te beş puanın altında oy kaybına uğruyor.

Kürtler 31 Mart'ta Erdoğan'a daha az oy veriyor, ayrıca şimdi DEM, eski HDP'nin elindeki illerin hiç birinde belediyeyi AKP'ye kaptırmıyorlar.

Yumuşama masalı

Karar seçim sonrasına kalmış...

AKP Kürtlerin yoğun olduğu illerde oy kaybına uğramış...

Bir de, ortada seçim sonrasında bol bol konuşulan "yumuşama ya da normalleşme" var...

Kobani kararlarınıda ne beklersiniz?..

Beraat ve tahliye!..

Bunların hiç biriolmuyor. Tam ters kararlar çıkıyor.

Güçlü görünse de...

Bu kararla birlikte...

Erdoğan Kürtlerle köprüleri atıyor.

Zaten yoksulluk ve sefalet nedeniyle hızla oy kaybına uğrayan Erdoğan'ın bu kararla yeni bir oy kaybına uğraması işten değil.

Erdoğan gibi politikanın her yönünü iyi bilen ve kullanan birisi, bunu nasıl göze alabiliyor?..

Muhtemelen, her geçen gün daha da şahinleşen Devlet Bahçeli'nin etkisiyle.

Dışardan bakınca, çok etkili ve yetkili görünse de, Erdoğan Bahçeli karşısında o kadar güçlü değil.

Ayrıca, partisinde ve yakın çevresinde farklı görüşlerin çarpıştığına herkes tanık oluyor.

Erdoğan'ın önünde Kürtler bağlamında şimdi yeni bir tünel var.

HDP'nin kapatma davası, AYM'de.

Bahçeli HDP'nin kapatılmasını istiyor. Erdoğan ne yapacak?..

Ancak, Kobani kararları ipleri çoktan koparmış bulunuyor.  

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Kaderin cilvesi: Ezici asgari ücrette “dış güçlerin” rolü

Tek adam rejimine geçildiğinden bu yana, Türkiye herhangi bir alanda ne zaman tökezlese, Erdoğan’ın reçetesi hazır: “Dış güçler engelliyor.” Kendisine engel olarak gördüğü “dış güçler”, IMF’siyle, uluslararası kredi kuruluşularıyla asgari ücreti belirlemekte rol oynuyor. Onun deyimiyle, “dış güçler, yalancı çobanlar” devrede!

Bu karanlıkta Tuncer Bakırhan’ın “demokratik zemini müsait!..”

Orta Çağ benzeri, hiç olmadığı kadar karanlık, karanlık, karanlık günler!..

Acıklı bir güldürü: Asgari Ücret Komisyonu

Kendisine yakın sermaye gruplarının vergilerini defalarca siliyor, onlara defalarca teşvik armağan ediyor. Sildiği milyarlarca lirayı asgari ücretlilere aktarsa... Milyonlarca çalışan hiç böyle “acıklı bir güldürü” izlemek zorunda kalır mı?.

"
"